Seçimlerimiz; dünümüzü, bugünümüzü anlatır yarınlara da ışık tutar. Başarı ise ortak yarınların dayanışmasıdır.
Her gün bilerek veya bilmeyerek bir seçim yaparak güne başlarız ve seçimlerimiz doğrultusunda yaşamaya devam ederiz. O gün erken, tam zamanında veya geç kalkmamız; yalnızca kariyer değil sosyal, duygusal, ailesel, kişisel yaşamımızı derinden etkileyebilir veya bir kırılmanın ilk etkisini yaratabilir.
Büyük hedefe veya alışılagelmiş rutinlere odaklanırken aslında karşımıza çıkan veya çıkmaya hazırlanan iyi veya kötü olguları çoğu zaman göremeyebiliriz bu yüzden o büyük hedef çoğu zaman ya gelmez ya da uzun uzun yıllar sonra karşımıza çıkar. Çıktığında da eski kıymeti kalmaz. Geç gelen adaletin adalet olmadığını düşündüğümüz gibi geç gelen başarı da başarı değildir aslında. Başarı mutlulukla bütünleştiğinde yarınları kurar.
Başarı bir anda ve toplu şekilde karşımıza ne yazık ki çıkmamaktadır. Ben başarıyı, su damlalarına benzetiyorum. Yaşamımızın her anında su damlalarını biriktiririz. Bu su damlaları ihtiyacımıza, vizyonumuza, geçmişimize ve geleceğimize hizmet eder, yani ya su damlalarını geçmişimizi tedavi etmek için kullanırız ya da geleceğimizi kurmak için… Örneğin: Ya susuzluğumuzu gidermek için bir bardak su içeriz, ya yaşadığımız susuzluktan dolayı hepsini ihtiyacımız olmasa da bitiririz ya da gereksiz yere birikim yaparız. Halbuki o bir bardak su için ne çok zamanımızı harcamışızdır. Bir bardak su ihtiyacımızdan sonra su ihtiyacımız katlanarak devam eder. Örneğin; çiçeklerimizi sulayabilmek için biraz daha fazla can suyuna ihtiyacımız oluşur, öz bakımımızı sağlayabilmek için çok daha fazla ve sürekli bir suya ihtiyacımız gerçekleşir ve yaşam için enerjiye, enerji için barajlara ihtiyacımız olur. Yaşamımızı sürdürebilmek için her daim başarıya ihtiyacımız var. Bu başarı analitik bakış açımız kadar yolda karşılaştığımız dostlukların, partnerlerin bakış açısı, vizyonu ve birbirlerine olan bağlılıklarına göre önem kazanır. Bu örneklerde de görüldüğü gibi her su damlası bize farklı şekilde hizmet etmektedir. Neyi, nasıl ve neden istediğimizi yürüdüğümüz yol boyunca her daim kendimize sormalıyız. Yaşamsal ihtiyacımızı gidermek için sarf ettiğimiz emek mücadele ise bağımlılıktan kurtulmakta tek başına başarının kendisidir. Başarı, mücadelenin vizyoner seçimi olduğuna inanıyorum. Seçimlerimiz geçmişten gelen mektuplardır. Mektubu doğru okumak çok önemli.
Kariyer, aile, sosyal, akademik, sanat, spor, ticaret hangi alanda ilerlemek istersek isteyelim, her birinde bir yerlere ulaşabilmek için su damlalarını biriktirmemiz gerekecek. İhtiyacımız olduğunda karşılıksız veya çok az bir karşılıkla bir bardak su, bir kova su veya bir depo su vermek isteyenler çıkacaktır. Unutmamak gerekir ki bir bardak su vermek veya almak insan olmamızın gereği olarak kabul edebiliriz ama bir kova veya bir depo suyu kabul etmek veya beklenti olmadan vermek köleliğe davet olduğunu bilmemiz gerekir. Bir bardak su içebilmek için ne kadar mücadele ettiğimizi bile bile birilerinin çok daha fazlasını bize sunması veya bizim karşımızdaki kişiye hangi vicdani nedenden olursa olsun vermek hem bizim ve karşımızdaki kişinin yaratıcılığının yok olmasına ve bağımlı kişiliğe yol açabileceğini bilmemiz gerekir. Yaratıcılığın ölmesi demek analitik bakış açımızın yok olması ile eşdeğerdir. Analitik bakış açısının ölmesi de maalesef tek düze düşünebilmeyi, tek düze düşünebilmekte rahatlık gibi görünse de orta ve uzun vadede geleceğin başkalarının iki dudağı arasında olmasına izin vermek olduğunu geç olmadan farkına varmamız gerekir.
Her an seçim yaparız, seçimlerimiz; maruz kaldıklarımız, alışkanlıklarımız ve ihtiyaçlarımız arasındaki üçgende dolaşır. Bu üçgenden dışarıya çıkabilirsek gerçek doğruyu bulabiliriz. Başarı kendinle barış imzalayarak sınırları akıl ve yürek ile aşabilmektir.